4 Kasım 2016 Cuma

Morta Ege'de

bir hevesmiş yarın.
göremeyecek olduğunu bilmediği bir günü düşlemek için gözlerini söndüren her ruha atfen, bir savaştı dünün.
sevince başladı ve ölümdü sonu.

duyar sandığınız her toprağın kulağını kapattım ben
beklediğiniz ölü cevapların dilini koparttım.
dünyalar arası bir kahvenin hacmi istiabına sebep
o deryalar aldı götürdü Asım insanları.

camiler imamsız, kiliseler rahipsiz geçti bi' gün.
denize attığınız her iyilik sahipsiz;
kıyıya vuran şişenin içinden menfur bir makas ve kesilmiş bir ip çıktı o gün.

18 Ekim 2016 Salı

Yaratık

mum ışığının yansıması kadarmışım
bir rüzgara dayanamazmışım...
hangi açıdan bakarsan bak
ışıklar açılıncaya kadarmışım.

siyahın içindeki beyaz nokta ben
beyazlar içinde siyahı bırakamazmışım
doksan watt altında bütün çirkinliğime kıyas
yıldızların arasında bir özgürlükler ülkesi...
sanrısal bir mum ışığının yansıması kadarmışım.

yanlış çağdayım
ve yanlış topraklarda.
olduğum yere ait olmadığımı hissettirmeyen
ait olmadığım bir boşluğa tıkamış
insanların umursamadığı
sahip olmadığım bir gerçeklikteyim.

tanrısal bir yanılgının nesnesi
dostların ölü etiyle beslendiği bir kesitte
onların yarattığı kadarmışım

yok ya...

ampul bi ͛ çaksa aslında
okuyup anlamadığınız kadarmışım.

24 Temmuz 2016 Pazar

O Aydınlatırdı Geceyi

yazıp sildiği sayfalar kadar unutulmuşsa
yok ettiğini var görmek isteyecek kadar hayalperesttir
yaptığı itlikler kadar unutulmasaydı
belki bir şansı olurdu

bi yalancı çobandı adı
sulağın birinde bi nilüfere kapıldı
çiçek ay ışığının dokunduğu her noktasında
ve çobanın her sormasında imkansızı heceledi

geceye biraz yeşil denize fazlaca kutsaldı
beyaz lotus'du adı...

ve güneş doğdu.

3 Mayıs 2016 Salı

Eksik bir şey mi var

unutmuş kadar oldum kim olduğumu
eksik bir şey vardı sanki ama
unutmuş kadar oldum ne olduğunu

bir ömürlük ilham potansiyeli çürüdü düşünsene
kalem elinden oyuncağı alınan bi çocuk gibi küstü
alevi beklenmedik bi bulutun karasında boğuldu

anımsıyorum da
yine de hoşuma giderdi
gitmek fiilini en güzel böyle icra ederdi.
neyse

yalnızlık neydi bide
kalbinin; eskiyi, aklından çıkaramayacak kadar hatırlayabilmesi mi
yoksa hatırlayamayacak kadar ölmesi mi

11 Mart 2015 Çarşamba

Hayal

hayal... kelimeyi söylerken bile o ağızdaki yumuşaklık sanki gerçeklikten uzak, ulaşılamayacak deryaları anlatır gibi.
ama hayaller ulaşılmamak için kurulur zaten, insanların anlamadığı bir şey bu.
yaşayan için ölüm hedeftir, yaşayan ölüye ölüm hayal olur. bunları yazıyor olmam basit bir fiiliyattır ama anlamanız hayal olur.
kim bilir, hayallerimi bilseydiniz belki, gerçek hayal olurdu.

el kadar çocukken hiç başlamasaydık epik kurgulara?
verilmemiş bir savaşta yenilmemiz işten bile değildi.
ama yenilmeye şükredeceğimiz an geldiğinde,
ben hayal kurmayı unutmuş olacağım gavur memleket hasretinden.
belki de unutmuşumdur çoktan ya da hala unutuyorumdur her gece.

özlemin hayallerin önüne geçebileceğini bilir miydiniz?
ben bilmezdim. 

11 Ekim 2014 Cumartesi

Yok oğlum

yok oğlum.
eskiler yok artık.

modası geçmiş iki aşığı satra konuk etsen ilkel kaçıyor.
paydaya pay bırakmayacak şekilde bitirmişler bizlerin hevesini.
kimsek o olamamışız. olmak istediğimizi oldurmamışlar.
sahte bir kimliğe büründürmüşler, biz gerçeklik algımızı kaybetmişiz.
eskilere gıpta etmişiz, ama özenmemişiz.
boydan boya sahteliğin içinde kendimizi özgün sanmışız.
olsun... biz kendimizi özgür sayacak kadar yüce gönüllüymüşüz dört duvar içinde.

yokum oğlum.
yokum bu sevda mücadeleleri sadece mutlu bir ölüm içinse.
keza bir kez ölmek Allah'a, bin kez ölmekten daha yücedir gönlümce.

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Senfoni I

misillenmiş bir karanlık söz konusu.
birkaç senfoni var aklıma takılan.
adı tebessümden ziyade;
kavgalarla geçen bir zaman zayiatını takiben,
anlaşılmaya tenezzül edilmemiş sözcükler ziyanı.

yeni, işini kolaylaştırır demişler. doğrudur.
ama kolay olunca anlamsızlaşır dememişler.
en güzel aşk zor olanmış demişler.
ama zorlaştırmanın manası yok dememişler, dimi?
sizin suçunuz değil oğlum...
onlar dememişler.